İnovasyon ve Değişime Karşı Direnmek – Ekim 2018


İnovasyon ve Değişime Karşı Direnmek

İnovasyon, Fransızca kökenli bir kelime. Türk Dil Kurumu, inovasyonu; “yenileşim”, “yenileşen, değişen koşullara uyabilmek için toplumsal, kültürel ve yönetimsel ortamlarda yeni yöntemlerin kullanılmaya başlaması, yenilik” ve “yeni olma durumu” olarak tanımlıyor.

Hem yenileşmeyi hem de iyileşmeyi içerdiği için yenileşim kavramı son yıllarda sıklıkla duyduğumuz önemli bir kavram.

-Yeni ürünlerin üretilmesi,

-Yeni üretim yöntemlerinin uygulanması,

-Yeni organizasyon biçimleri,

-Yeni piyasaların açılması, yeni teknolojiler, buluşlar ve hammadde kaynaklarının temini.

Tabi ki özel bir yeniliğin geliştirilmesi ve uygulanabilmesi için gerekli olan; AR-GE’dir.

Peki gelişim ve değişimi içinde barındıran inovasyon, insanların veya toplumların değişmesini de beraberinde getirmez mi?

Gelenekçi bir toplum bunlara engel değil mi? Değişen, yalnızca ürün ve teknolojiler mi olmalı?

Ürün ve teknolojiler için patent gereklidir, ancak; iyi kazanımlar veya etkileşim için, kendini yenileyen, açık görüşlü, vizyon sahibi insan ve toplum olmak için patente gerek yoktur. İyilikler ve güzellikler kopyalandıkça, bölüşüldükçe ve kabul edip sahiplenildikçe çağa ayak uydurulur, toplumlar için de gelişim ve değişim de o noktada başlar. Ata sporlarımız olan binicilik, okçuluk ve güreş gibi sporlarda tutucu davransaydık bu kadar zengin çeşitliliği olan diğer spor dallarını yapabilir miydik? Önyargılarımız, tutuculuğumuz ve gelenekselci davranışlarımız günümüz dünyasında ilerleyebilmek adına bize engel değil mi?

Herakleitos’un da söylediği gibi; “ Değişmeyen tek şey, değişimin kendisidir.”

Toplumda bazı kesim ve yöreler neden yeniliklere bu kadar kapalıdır? Çelik çomak oynamak doğalken; bu oyunun ekipmanlarının modernize edilmiş haliyle başka bir isimde oynanması neden bu kadar tepki görür?

Van’ın Çatak ilçesinde sosyal projeler kapsamında hayata geçirilen, doğal yapısı sayesinde de nehir kenarında rafting tutkunlarının tercih ettiği bölgede hem spora hem de ilçeye ilginin artmasını sağlamak için ayrılan sosyal alana; futbol sahası, tenis kortu ve basketbol sahası bunun yanında da tenis kortunun yarısı kadar bir alana da 18 delikli mini golf sahası yapıldı. İnternet ortamında yapılan yorumlara bakıldığında, golf sahası olarak algılandığı için maalesef ki olumsuz tepkiler fazlaydı. Araştırmadan, önyargılar ile minigolfü de golf kadar masraflı ve ulaşılamaz kılan düşünce gelişimin ve yenileşimin önüne set çeker.

Biraz da golfün zengin sporu olması, bu izlenimin yıkılması için çaba sarf edilmemesi, hatta koruma altına almak golfçülerin veya golf camiasının tercihi olabilir mi?

Köşe Yazıları

Yorumlar Kapalı

WhatsApp chat